Selçuk AKGÜN

 

 

Şehit Düştüğü Tarih: 4 Haziran 1999

 

Şehit Düştüğü Yer: İstanbul

 

Doğduğu Tarih: 10 Ocak 1958

 

Doğduğu Yer: Erzurum

 

 

Amerika’nın Yugoslavya halkına yönelik saldırısının hesabını sormak için ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğuna yönelik bir eylem sırasında, Beyoğlu Tarlabaşı Bulvarı üzerinde bir binada yoldaşı Sadık MAMATİ ile birlikte katledildiler.

 

Selçuk Akgün; Halktan biriydi... Halkın öncüsü oldu

1958 yılında doğdu. Devrimci mücadeleyle ilişkisi 12 Eylül öncesinde Erzurum'da başladı. Bu dönemde başka bir siyasi hareketin taraftarıydı. 12 Eylül'den sonra tutuklandı. Uzun süre gözaltında kaldı. Ağır işkenceler gördü. Daha sonra tutuklanarak Erzurum Hapishanesi'ne kondu. Birkaç ay tutsak kaldı. Ancak ilk mahkemede tahliye oldu.

Tahliyesinden sonra ailesiyle birlikte İstanbul'a taşındı. Uzun süre Nurtepe'de kaldı. Devrimcilerle ilişkisi kopmuştu. Yaşamak, ailesini geçindirmek zorundaydı. Bu koşullarda adli bir olay nedeniyle tutuklandı. Ceza aldı. 5 yıla yakın hapishanelerde yattı. İstanbul'da Metris Hapishanesi'nde kalırken özgür tutsakların direnişlerinden etkilendi. Gene bu yıllarda yaşadığı bir olay Selçuk Akgün'ü derinden etkiledi. Hastaneye çıktığı bir gün tesadüfen 16-17 Nisan şehitlerimizden Sinan Kukul ile karşılaştı. Aynı odada ancak 10-15 dakika baş başa kalabilmişlerdi; ama bu kısa sohbet Selçuk Akgün'ün kendisine yeni sorular sormasına yol açmıştı.

Haksızlığa tahammülü yoktu. Hapishane yılları boyunca kaldığı birçok hapishanede adli tutsaklar arasında açlık grevlerinden isyana kadar varan direnişler örgütledi.

Ama onun asıl öfkesi hapisliğineydi. En sonunda tutukluluğuna kendi elleriyle son verdi. Son olarak kaldığı Tekirdağ Yarı Açık Hapishanesi'nden 1993 yılında firar etti.

Firarından sonra İstanbul'a geldi. Şehit düştüğü güne kadar firari olarak yaşadı. Bu yıllarda bir süre inşaat boyacılığı, amelelik yaptı. İşçilerin Nedim abisiydi. Devrimci hareketle eşi aracılığıyla tanıştı. Eşi Halk Meclisi'nde çalışıyordu. Meclis çalışmalarını, bu yeni hayat içinde öğrendiklerini eşine anlatıyordu. Selçuk Akgün de eşinin devrimci gelişiminden etkileniyordu. Haksızlıkları, sömürüyü, aşağılanmayı yaşıyor, çözüm yolları arıyordu. Hepsi bir araya geldiğinde bir hesaplaşma içine girdi. Kendi deyimiyle eşini, onun devrimciliğini kıskanıyordu artık. Hesaplaşmasını tamamlamıştı.

Devrimci hareketle görüşmek istedi. Israrcı oldu. Balkıca direnişinden sonra ise görüşmeyi adeta dayattı.

İlk görüşmede karşısına çıkan yoldaşını sımsıkı kucakladı. Oysa hiç tanımıyordu. Fakat bu pislikler, çirkeflikler düzeninden nasıl kurtulacağını görmüştü artık. Kucaklaşmasının ardında, çoktan kararını verdiği yeni bir hayata başlangıç, özlemlerini gerçekleştirebilme coşkusu vardı.

Kırlar onun tutkusuydu. Hayatımın başka türlü anlamı olmayacak. Yaşıma bakmayın, her zorluğa uyarım, hiçbir hastalığım yok. Kafamda hep dağ var. Bunca yıllık kaybımı telafi etmek istiyorum diyordu. Hemen arkasından da bu ısrarının yanlış anlaşılabileceğini düşünerek Ama devrimci hareket saflarında başka görev de olabilir. Hiçbir şey demem. Her göreve hazırım diye ekliyordu.

Her şeye susamıştı. Çok içtendi, gözleri hep gülüyordu. Ama bazen kendisini gecikmiş hissediyor, gözleri yaşarıyordu. Heyecanlıydı. Görev almak için sabırsızlanıyordu.

Gelişimi ve görevler alması çok hızlı olmuştu. İlerlemiş yaşı, üç çocuğu ve ailesini geçindirme kaygısı görevlerinin önüne engel olmadı. Aksine; yaşı ilerlemişti ama düzenin pisliklerini, çürümüşlüğünü görmüştü. Çocuklarının, ailesinin geleceğinin devrimde olduğunu biliyordu. Bu yüzden işlerine daha sıkı sarılıyor, tüm olanaklarını, her şeyini mücadele için kullanıyordu.

İlk olarak bir milis ekibinde görevlendirildi. Ekip sorumlusuyla aralarında büyük yaş farkı vardı. Ama bunu dert etmiyordu. Devrimin gereklerini yerine getirdiğini biliyordu. Çok disiplinliydi.

ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu'na yönelik eylem sırasında ölümsüzleşti.

O artık Anadolu halkının, devrimci hareketin emperyalizme karşı öfkesinin adıdır.

 

(Yukarıdaki özgeçmiş bilgileri, Bağımsızlık ve Demokrasi Yolunda Kurtuluş dergisinin 11 Haziran 1999 tarihli 34. sayısından alınmıştır.)

 

 

Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...


Yoldaşları, yakınları Selçuk Akgün’ü Anlatıyor:

 

Geri